İŞİTME CİHAZLARI

İşitmeyi tedavi yoluyla düzeltme olanağı kalmadığı zaman kullanılan ve protezle işitme kazancı sağlamayı amaçlayan aygıtlara "İşitme Cihazı" adı verilir. Cerrahi veya medikal tedavisi olanaksız olan ve işitme kaybına çare arayan hastalara işitme kaybının derecesine uygun olarak işitme cihazı önerilebilir. Fakat konuşmayı ayırdetme skoru %40'ın altında olan hastalar kısıtlı fayda görürler. İşitme cihazlarının hastanın işitme durumuna göre ayarlanabilir olması hasta memnuniyeti açısından şarttır. Elektronik teknolojisindeki gelişmeler nedeniyle işitme cihazları gün geçtikçe daha popüler hale gelmektedir ve her geçen yıl daha fazla kişi işitme cihazı kullanmaktadır.

Tarihsel Gelişim: İşitmeyi iyileştirmek amacıyla ilk kullanılan yöntem kulak arkasına el tutmaktır. Kozmetik olarak iyi görünmemekle birlikte yaklaşık 14 dB’lik bir kazanç elde edilebilir. Bu kazanç özellikle 1600 Hz ve 7000 Hz civarında 20 dB’e kadar ulaşmaktadır.17. yy’dan 19. yy’ a kadar konuşma tüpleri, boynuz ve huni gibi akustik amplifikatörler kullanılmıştır. Daha sonra 20. yy başlarında telefon teknolojisi kullanılarak karbon işitme cihazları kullanılmaya başlamıştır. 1938’de, daha büyük amplifikasyon, daha geniş frekans cevabı ve daha az distorsiyon olanağı sağlayan “vakum-tüp” işitme cihazları kullanılmaya başladı. Bugünkü işitme cihazlarının temelini oluşturan transistör, 1950’de “Bell Telephone Laboratories” tarafından icat edilmiştir. Bundan sonra işitme cihazları daha küçük ve daha flexible bir dizayna kavuşmuşlardır.

İşitme cihazları, kullanıcıya 3 önemli konuda katkıda bulunurlar:

  1. Normal diyalog konuşmalarını anlaşılır seviyeye getirerek iletişim kurmayı kolaylaştırırlar.
  2. Uyarı sinyalleri ve müzik gibi çevresel sesleri hastanın daha rahat duymasını sağlarlar.
  3. Eğitim ve zihinsel gelişime katkıda bulunurlar. İşitme problemli çocukların dil ve konuşma gelişiminde işitme cihazlarının önemi büyüktür.

İşitme Cihazının Parçaları

İşitme cihazları aşağıdaki parçalardan oluşurlar;

  1. Mikrofon: Sesi elektrik enerjisine çeviren kısımlardır. En sık, bir çeşit kondansör mikrofon olan “Elektret mikrofon” kullanılır. Kalıcı elektrik yükü taşıyan florokarbon plastikten yapılmıştır. Yüksek sensitiviteleri, mükemmel frekans cevapları, ince yapıda olmaları, mekanik titreşimlere duyarsız olmaları ve iç gürültülerinin az olması nedeniyle tercih edilirler.
  2. Amplifikatör: En çok transistör-amplifikatörler kullanılır. Transistör mikrofon tarafından üretilen alternatif akımı amplifiye eder. Buna elektronik amplifikasyon denir. Bunu yaparken de enerji kaynağı olarak bataryayı (pil) kullanır. Sonuç olarak mikrofondan giren ses hoparlöre amplifiye edilerek ulaştırılır. Bu amplifikasyon 80 dB’e kadar ulaşabilir. Açma-Kapama düğmesiyle kontrol edilir. Ayarlanabilir elektrik rezistansı olan ses ayar düğmeleri bulunur. Ayrıca ton ayar düğmesiyle frekans cevabı da değiştirilebilir.
  3. Hoparlör (Receiver) : İşitme cihazları, havayoluna (DKY) veya kemik yoluna (Kulak arkası) uygulanabilirler ve bu nedenle iki tür hoparlör vardır:
  1. Hava İletimi Hoparlörler (Air receivers): Magnetik tip hoparlörler uzun zamandır başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Amplifikatörün çıkış fazında görev alırlar ve düşük voltajda çalışabilirler. Magnetik alanda elektriksel uyarımlar titreşime çevrilerek hoparlörün diyaframına iletilir ve bu da ses olarak tüpe ve kulak kalıbına doğru iletilir. Ton tüpü ve bağlantı tüpü içindeki hava, belirli frekanslarda titreşerek ilerler. Bütün havalı boşlukların, içlerindeki havayı maximum rezone edebilecekleri belirli frekanslar vardır. Ton tüpü ve bağlantı tüpünün rezonans piklerini önlemek için bazı cihazlarda ton tüpüne akustik filtre yerleştirilir. Çeşitli akustik filtrelerin eklenmesiyle kulak zarına giden seste belirli bir frekans karekteristiği elde edilebilir. Hoparlörün dış kulak yoluna direkt bağlandığı İTE, İTC ve kulaktan uzakta bulunan BW cihazlarda, ton tüpü ve bağlantı tüpü olmadığı için bu rezonans pikleri oluşmaz.
  2. Kemik iletimi hoparlör (Bone Conduction receivers): Bu cihazlarda magnetik enerjiyle titreşebilen bir kitle bulunur. Bu kitlenin titreşimleri bir yay aracılığıyla cilde ve oradan da kafa kemiklerine iletilir. Özellikle DKY kalıbı kullanılamayan kronik otitli hastalarda tercih edilirler.
  1. Bataryalar : En sık civa ve çinko-hava tipleri kullanılır. Gümüş-oksit tipi yüksek voltaj sağlayabilmesine karşın pahalı olması nedeniyle kısıtlı bir kullanıma sahiptir. İşitme cihazlarında kullanılan pillerin düz bir deşarj eğrisi vardır. Kullanışlı ömürlerinde voltajda belirgin bir düşme gözlenmez. Batarya kapasitesi “Miliamper-saat” olarak ölçülür. Cihazların ortalama akım direnajları ses çıkış düzeyi ve çevresel gürültülere bağlı olarak değişir. Tekrar doldurulabilen bataryalar günlük şarj ihtiyacı nedeniyle geniş bir kabul görmemektedirler. Piller ne kadar küçülürse fiyatları o kadar artmaktadır. Cihaz kullanıcıları olabildiğince küçük pilleri tercih etmektedirler. Güneş enerjisiyle calışan piller, hazırda kullanılan pillere göre daha büyük olmaları nedeniyle tercih edilmemektedirler.

    BW cihazlar için penlight piller; büyük, BTE’ler için Tip-675 düğme piller; küçük BTE’ler için tip-13; İTE’ler için ise tip-13 veya tip-312 piller kullanılır. Rechargeable Nikel-Kadmium piller penlightların yerine tercih edilebilirler.

    Birkaç yıl öncesine kadar tüm işitme cihazı pilleri civalıydı. Fakat kullanılıp atılmış bir civa pili dahi çevre kirliliği açısından büyük tehlike arz eder. Son zamanlarda en çok çinko-hava tipi bataryalar tercih edilmektedir. Çinko-hava pillerin üzerinde bulunan sticker, kullanımdan önce kaldırılır ve bu andan itibaren pile hava girerek enerji üretmeye başlar. Cihaz kullanılmasa dahi enerji üretimi sabit hızla devam eder. Bu nedenle işitme cihazını sık kullanmayan hastalara önerilmez. Fakat civalı pillerden daha pahalı olmasına rağmen uzun ömürlü olması nedeniyle cihazını çok kullanan hastalara önerilebilir. Kullanılmış piller özel çöplüklere atılmalıdır.

İşitme Cihazı Tipleri

Üç tip işitme cihazı vardır: 1)Cep tipi

2)Kulak tipi (Gözlük, Kulak arkası, Kulak içi)

3)Özel tip (CSOS,BİCROS,MULTİCROS,IROS)

1) Cep Tipi Aygıtlar: Daha büyük hoparlörlü olmaları nedeniyle kulak tipi aygıtlardan daha güçlüdür. Daha geniş frekans aralığına sahiptir ve daha az distorsiyona yol açarlar. Tek bir hoparlörü vardır ve kulak kalıbıyla kulağa bağlanır. İşitme cihazlarında hoparlör ile mikrofon arasındaki mesafe az olursa mikrofon, hoparlörden çıkan sesi tekrar algılayıp ikinci kez amplifiye eder. Bunun sonucunda sesler yankılı veya ıslık sesi (Whistling) şeklinde algılanabilir. Buna akustik feedback denir. Cep tipi aygıtlarda mikrofonla hoparlör arasının uzak olması akustik feed back'i önler. Özellikle çocuklarda tercih edilirler. Dezavantajları kıyafetlerin sürtünme sesini çok almalarıdır. Bu nedenle mikrofon üste yerleştirilir. Y kordonu ile kullanıldığında, ses kazancı 3 dB düşer, fakat bilateral aygıt kullanımı sağlanmış olur. Bu stereo işitme anlamına gelmez; gerçekte monoaural bir işitmedir. 1972 yılında kullanılan cihazların %9,3'ü BW iken, 1993'de bu rakam %0,4'e düşmüştür.

Büyük yapılı olmaları, çocuk ve yaşlı hastaların ayar yapma veya pil değiştirme gibi işlemleri yapmalarını kolaylaştırır. Diğer cihazlara oranla daha fazla sağlam olmaları ve düşürüp kaybetme riskinin az olması avantajdır.

2) Kulak Tipi Aygıtlar: Germanyum transistörlerin kullanıma girmesiyle daha küçük üretilmeye başlanmıştır. Fakat küçük olmaları nedeniyle alçak frekanslardaki kazanç BW cihazlara oranla daha azdır. Kulağa takılmaları en büyük avantajdır. Başın perdeleme etkisi nedeniyle karşı taraftan gelen seslerin 3000-4000 Hz frekanslarında yaklaşık 4,5 dB kayıp olur. Buna başın perdeleyici etkisi denir. Elbise sürtünme sesinin olmayışı bir avantajken çevresel rüzgar gürültüsünün çok alınması bir dezavantajdır. Mikrofonla hoparlörün yakın olması hem akustik hem de mekanik feedback'e yol açar. Özellikle kulak kalıbı iyi oturmazsa whistling çok görülür. 3 çeşit kulak tipi işitme cihazı vardır.

a) Gözlük tipi: 1970'lerde tüm cihazların %23'ü gözlük tipiyken 1993'de bu oran %0,1'e düşmüştür. Popüleritesinin azalma nedeni ise kulak seviyesi işitme cihazlarının akustik ve kozmetik avantajlarının artmasıdır. En büyük dezavantajı hastanın görme bozukluğu çok olmasa da sürekli gözlüğü takmak zorunda kalmasıdır. Hoparlör ve mikrofon arasının ITE ve BTE cihazlara göre daha uzak olması bir avantajdır (Whistling daha az olur). Bu durum özellikle yüksek kazancın veya ventilasyonun gerektiği hastalarda avantajdır. CROS ve BICROS cihazlarda kabloların gözlüğün ön kısmının içindeki kanallardan geçirilerek götürülebilmesi hem güvenli hem de kozmetik olarak avantajlıdır.

b) Kulak arkası işitme cihazları (BTE) : Pinna üzerinde kıvrılan ton tüpü aracılığıyla kulak arkasına takılırlar. Hoparlör tarafından çıkarılan ses, ton tüpü aracılığıyla kulağa taşınır. Cihaz tarafından amplifiye edilmiş ses buradan kulak kalıbına ve sonra da DKY'na iletilir. Aynı zamanda gözlük de kullanan hastalarda BTE cihazların kullanımı problemlidir. Bu problem bir adaptörle cihaz gözlüğe monte edilerek çözülebilir. Fakat cihaz tamir için tamirciye bırakıldığı zaman hasta aynı zamanda gözlüksüz de kalır. Bu şekilde problemin çözülemediği gözlüklü hastalarda ITE'ler tercih edilmelidir.

1994 yılında ABD'de satılan tüm cihazların %27'si BTE cihazlar olmuştur. Cep tipi aygıtlar kadar güçlü olmasa da yüksek çıkış güçleri vardır.

c) Kulak içi cihazlar (ITE) : 1994 Yılında ABD'de satılan cihazların %70'i ITE tipte cihazlar olmuştur. Şu anda üç değişik tip bulunmaktadır;

- Konkayı dolduran tip

- Kanal içine yerlettirilen tip (ITC)

- Peri timpamik tip(CIC)

Kulak arkası cihazda bulunan tüm parçalar, aynı zamanda kulak kalıbı görevi de gören cihazın içine yerleşir. Kozmetik açıdan en avantajlı cihazlardır. Kanal içi cihazlarda konka bloke olmadığı için bu bölgenin akustik rezonansı sayesinde yüksek frekanslarda kazanç daha fazla olur. ITE cihazlarda hoparlör ile mikrofon arasındaki mesafenin az olması akustik feed-back açısından bir dezavantajdır. Özellikle kanal içi cihazlarda (ITC) küçük bir pil gereksinimi ve ayar düğmeleri için yeterli alanın bulunmayışı gözönüne alınması gereken dezavantajlardır. Mikrofonun kanal içinde olmasından dolayı rüzgar sesi az alınır; telefonla konuşurken akustik feed-back az olur ve 2000-4000 Hz civarındaki kazanç daha fazla olur.

ITC cihazların en büyük dezavantajı hacim küçüklüğü nedeniyle devre dizaynlarında kısıtlama olmasıdır. Size-13 yerine Size-312 piller kullanılır, ventilasyon imkanı çok kısıtlıdır. Daha küçük hoparlör kullanılması nedeniyle akustik kazanç da sınırlıdır. Bazı ITC'lerde ses kontrol düğmesi ya yoktur ya da çok zor manipüle edilecek büyüklüktedir.

Peritimpanik tipte (Completely in The Canal: CİC) Pinna ve DKY'nun akustik özellikleri maksimum korunmuş olur. Ayrıca DKY içinde medial yerleşimleri nedeniyle "occlusion effect" az görülür. (DKY'nu tıkayan cihaz kullanan kişilerde hastanın kendi sesinin düşük frekanslarında meydana gelen amplifikasyon yankıya neden olur; buna "occlusion effect" denir). CIC cihazlarda cihazla zar arasındaki hacim (V3) azaldığı için akustik kazanç gereksinimi de azalır. Böylelikle ses kalitesi yüksek ve distorsiyonu düşük bir işitme sağlanır.

Konkayı dolduran tip ITE'lerin iki çeşidi vardır;

1) Full Konka (En çok kullanılan ve nispeten büyük olan tipidir) .

2) Lower konka (Kısmen konkayı ve DKY'nu doldurur).

Konkayı dolduran ITE cihazlar Modüler (Standart cihaz, hastanın kulak kalıbına yerleştirilir) olabileceği gibi hastaya özel de hazırlanabilir. (Cihazın şekli, hastanın kulağına göre biçimlendirilir)

Hangi ITE cihazın seçileceğine karar verirken şunlar gözönünde tutulmalıdır:

1) Kullanıcının becerisi : Özellikle ITC cihazlarda bu çok önemlidir, çünkü takıp çıkarmak veya pil değiştirmek, ses ayarlamak gibi işlemler zordur.

2) Özellikle ITC cihazlarda ayar düğmelerinin çoğu olmadığı için en ufak bir ayar bile gerektiğinde cihazın üreticiye götürülmesi gerekir.

3) ITC ve Lower Konka ITE'lerde hoparlörlerin küçük olması nedeniyle akustik kazanç sınırlı olanak elde edilir. Bu nedenle ileri derecede kaybı olan hastalarda tercih edilmemelidirler.

4) ITC ve Lower Konka ITE'lerde ventilasyon imkanı sınırlıdır ve oklüzyon etkisi görülür. Bu nedenle ventilasyonun gerekeceği yüksek frekanslarda kaybı olan hastalarda Full konka ITE cihazlar tercih edilmelidir.

5) ITC cihazlarda pinna ve DKY fonksiyonel olduğu için yüksek frekanslarda kazanç daha fazla olur.

6) ITC ve lower Konka ITE'ler kozmetik açıdan daha avantajlıdır.

ITE ve BTE cihazların akustik özelliklerinin karşılaştırılması

  1. ITE'lerde hoparlörle kanal arasındaki mesafe azdır ve tüp bulunmaz; böylelikle BTE cihazların tüp rezonansı nedeniyle 1000 Hz civarında oluşan pikler ITE'lerde olmaz.
  2. BTE’lerden farklı olarak, ITE’lerde mikrofon kanal içinde olduğu için, pinnanın rezonans özelliğinden kaynaklanan yüksek frekanslardaki kazanç artışından faydalanılabilir. Bu kazanç 5-8 dB kadardır.
  3. ITE’lerde akustik feedback daha çok görülür.
  4. Düşük frekanslarda kaybı çok az, fakat yüksek frekanslardaki kaybı fazla olan kişilerde ITE yerine BTE tercih edilmelidir. Çünkü BTE’lerde DKY’nu en az tıkayarak cihaz kullanımı mümkün olur.

ITE veya BTE arasında karar verirken hastanın hayat tarzı da gözönüne alınmalıdır. Örneğin bir atlet için daha sağlam yerleştirilebilmesi nedeniyle ITE cihaz; görme problemi olan bir hasta için ise gözlük tipi cihaz öncelikli düşünülmelidir. Bebek ve çocuklarda pinnanın küçük olması nedeniyle ITC cihazlar tercih edilebilir.

3) Özel aygıtlar: CROS (Contralateral Routing Of Signals) cihazlar, bir kulağında tam; diğer kulağında ise az kayıp olan hastalarda tercih edilirler. Cihaz iyi kulağa takılır, fakat mikrofon kötü kulakta bulunur ve bir kabloyla cihaza bağlanır. Bu şekilde kötü kulak tarafından gelen sesler, cihaz aracılığıyla; iyi taraftan gelen sesler ise doğal yoldan duyulur. Bunun için DKY’nu tıkamayan kalıplar kullanılır. İşitme stereo değildir. Kötü kulak tarafından gelen sesleri de duymak amaçlanır. Kulak kalıbı kullanamayan hastalarda kemik iletimli cihaz yerine CROS cihazlar tercih edilebilir. Bu cihazlarda akustik feedback çok az görülür ve DKY oklüzyonu olmadığı için düşük frekanslarda kazanç az olur. Özellikle bilateral yüksek frekanslarda asimetrik işitme kaybı olan hastalarda tercih edilebilirler.

BICROS aygıtlarda CROS’tan farklı olarak iki tarafta da mikrofon vardır. Bir kulağı hiç işitmeyip diğer kulağında aygıtlanabilir düzeyde işitme kaybı olanlarda tercih edilirler.

MULTICROS aygıtlarda sistem BİCROS gibidir. Ek olarak mikrofonlardan hangisi istenirse onu açmaya yarayan bir düğme vardır (Ör:sadece sağ; sadece sol; ikisi birden). En büyük avantajı rahatsız edici ses gelen yöndeki mikrofonu kapatabilme imkanının olmasıdır.

IROS (Ipsilateral Routing Of Signals) aygıtlarda kontralateral yönlendirme yoktur. Yüksek frekanslarda hafif-orta derecede kaybı olan hastalarda kullanılırlar. DKY oklüzyonu olmadığı için sadece yüksek frekanslarda kazanç sağlanır.

 

İŞİTME CİHAZI KULLANIMINDA PRATİK BİLGİLER

Kulak Burun Boğaz hekimi muayenesi ve işitme uzmanı tarafından yapılan odyometrik testler neticesinde, işitme sorunu tespit edilen ve bu problemin tıbbi veya medikal tedavisi olmadığı saptanan kişilere hekim ve odyolog tarafından işitme cihazı önerilir. Bugün işitme cihazı sayesinde, milyonlarca insan işitme cihazı kullanarak yeniden duyup, normal yaşama katılmıştır.

Daha önce aktarılan konuların ışığında, cihaz kullanmaya başlayacak olan hastaya işitme cihazının kullanımı, cihaza alışma döneminde önerilen yöntemler, cihaz kadar öneme haiz özel kulak kalıpları ve cihaz bakımı hakkında bilgi verilmesi son derece önemlidir.

    1. AKÜ/PİLİN TAKILMASI: Cihazı kullanmadan önce pil yuvası açılır, uygun pil/aküyü "+" işareti yuvadaki "+" ile aynı yönde gelecek şekilde yerleştirilip kapatılır.
    2. AÇMA/KAPAMA: Cihazın açma/kapama anahtarı modele göre yukarı/aşağı veya sağa/sola hareketli olabilir ve genelde üç kademelidir :

3. DEGİŞİK AÇMA/KAPAMA: Bazı cihazlarda bu konumlar O-M-MT, M-MT-T, O-H-N, O-H-L, H-L-T, O-T-H, O-H-N şeklinde olabilir. H:ince sesleri, N:normal sesleri, L:Kalın sesleri ifade eder. Eğer Açma/Kapama anahtarında "O" yoksa o zaman pil yuvası aynı zamanda açma/kapama anahtarı görevi görmektedir. Cihazda H konumu varsa gürültülü ortamlarda anahtar bu konuma getirilir.

Kulak içi ve kanal içi cihazlarda açma/kapama anahtarı aynı zamanda volüm/ses ayar anahtarı vazifesi görür . Sese kendinden ayarlı otomatik (K-AMP vb.) cihazlarda açma/kapama ve ses ayar anahtarı yoktur . Pil yuvası kapatılınca cihaz çalışmaya başlar ve sesi ayarlar.

4. CİHAZI ÇALIŞTIRMA –DİNLEME: Pili taktıktan sonra cihazı açmak / çalıştırmak için “M” konumuna getirilir . Mikrofon devreye girer ve cihaz çalışmaya başlar. Ses rahat duyulacak şekilde ses anahtarından ayarlanır.

5. VOLÜM-SES AYARI: Bu anahtarın üzerinde numaralar veya romen rakamları bulunur. Numaralar arttıkça ses yükselir, numaralar azaldıkça ses azalır . Ses normal duyulacak şekilde ayarlanır. Çok duymak iyi anlamayı sağlamaz. Ses normalden fazla açılırsa gürültü artar.

6. TELEFONLA KONUTMA: Normal olarak evde/itte sakin bir ortamda telefonla konuşmak için telefon ahizesini kulak kepçesinin üst kısmına yani işitme cihazının mikrofonuna tutmak gerekir. İşitme cihazlarında görülen "T" cihazda özel bir telefon bobini olduğunu belirtir. Çok gürültülü ortamlarda telefonla rahat görüşmek için, açma / kapama anahtarı "T" konumuna getirilirse telefon bobini devreye girer. Anahtarı "T" konumuna getirdikten sonra telefon ahizesini işitme cihazının üzerinde dolaştırarak içindeki bobini bulmak gerekir. Eğer cihazda "MT" varsa anahtar bu konuma getirilir. Bu durumda hem telefon hem mikrofon çalışmaktadır. İşitme cihazıyla cep telefonu kullanılmaz. Evde TV izlenirken yardımcı cihazlar kullanılabilir.

Cihaz kullanılmadığı zaman "O" konumuna getirilerek kapatılır.

CİHAZA ALIŞMA SÜRECİNDE UZMANLARCA ÖNERİLEN YÖNTEMLER

İşitme cihazına alışma yaşa, işitme kaybının derecesine, süresine ve işitme cihazını kabullenme isteğine bağlı olarak kişiden kişiye değişir. Cihaza alışma pratik, sabır ve zaman ister;fakat sonuç sevindiricidir. Cihaza alışma sürecinde uzmanlarca önerilen yöntemler şunlardır;

Bu alışma süresinde hasta rahatsız olursa cihazı çıkarıp 1-2 saat ara vermelidir. Her gün bir gün evvelden biraz daha fazla süreyle cihaz kullanılması önerilir. İşitme cihazına tam olarak alışmak için 1-1,5 ay yeterlidir. Unutulmaması gereken işitme cihazı sadece konuşmayı değil, çevredeki tüm sesleri hastaya duyuracaktır. Zaman içinde unutulmuş olan bu sesler ilk günlerde hastayı rahatsız edebilir.

ALIŞMA SÜRECİ

    1. ve 3. günler;
    1. hafta;

Hastanın İşitme Cihazındaki Bir Şikayetinden Dolayı Servise Başvurmadan Önce Aşağıdaki Kontrolleri Yapması Gerekmektedir.

Şikayet

Nedenleri

Çareler
Hiç Ses Gelmiyor Akü ya da pil bitmiştir. Akü ya da pili değiştirin
Akü ya da pil ters takılmış olabilir (+) işareti aynı yönde takın
Kablo kopmuştur. Kabloyu değiştirin.
Kulağa giren hortumun içi buharlaşma yapıp, küçük bir damla hortumu tıkamıştır. Hortumu iyice kurutun.
Cihaz kapalıdır veya Açıp/Kapama anahtarı T durumundadır . Anahtarı –M- konumuna getirin.
Meme ya da kalıbın uç kısmı kulak kirinden tıkanmış olabilir. Meme kalıbı yıkayın, kurutup yerine takın.
Ses Kesik Kesik Geliyor Akü ya da pil zayıflamıştır. Taze akü ya da pil takın.
Kablo kopmuştur. Değiştirin.
Islık Sesi Geliyor Meme ya da kalıp tam olarak oturmamıştır. Meme ya da kalıbı iyice oturtun
Kablo kopmuştur Değiştirin.

CİHAZIN BAKIMI;